14 Ocak 2017 Cumartesi

Özgür irade var mıdır?

fikriyat kategorisinde ele aldığım konular deneme tarzında olacak. Bu noktada gelen tüm eleştirilere 'bence bu böyle, senin ne dediğin ...de değil' demek istiyorum. o yüzden bu kategori kibrimin ve diktatörlüğümün (hatta seçilmiş aptallığımın) sembolü olacak. eleştiri kabul etmiyorum. en doğrusunu ben bilirim. hayır, en çok ben haklıyım. neyse...

 özgür irade var mıdır? konusunu ele alma sebebim bu soruya bir cevap getirmekten ziyade, bu sorunun cevaplandığı vakit (evet veya hayır) oluşabilecek sorunları dile getirmektir. çünkü, bizler özgür irade olsun istiyoruz. hem de öylesine istiyoruz ki hiçbir hakikat bizi özgür irademizin olmadığına ikna edemiyor. bana kalırsa özgür iradenin oluşu da olmayışı da bir sorun. ama durmuyoruz. bir yerlerde vardır illa birkaç kırıntı özgürlük. o her neredeyse bulup çıkarmalıyız. aksi takdir de bir kukladan ne farkımız kalır?

 peki, nedir özgür iradeli olmak? bir koşula veya kısıtlamaya bağlı kalmadan seçim yapabilmek. bir caddenin ortasındasınız ve yol ikiye ayrılıyor. bu yollardan hangisine gideceğinize kendi hür iradenizle karar veriyorsunuz. veya sınavda a yerine b cevabını vermek sizin seçiminiz. bunu ifade ediyor özgür irade.

 seçimlerimiz bize mi ait imam efendi, ne diyorsun bu işe?

a-evet b-hayır

a- bu şıkkı işaretlediğimiz vakit oluşabilecek sorunların en başında din faktörü geliyor. hatta geçmişte sırf bu konu yüzünden mezhep çatışmaları yaşanmış ve fikir ayrılıkları olmuş diye biliyorum. seçimlerimizi kendimiz yapıyoruz diyen ılımlı bedevilere karşı katı bedeviler arasında şu tarz diyalogların geçtiği muhtemel.


katı: her şeyi bilen bir varlık tarafından yaratılan nasıl oluyor da yaratandan bağımsız olarak düşünebilir? tanrı her şeyi biliyorsa, yapacağımız seçimleri de biliyor demektir. o halde bu seçimler daha biz ortada yokken belliyse, buna seçim demek mantıklı mıdır?

ılımlı: tanrı tüm seçenekleri biliyor, seçimi biz yapıyoruz.

katı: tanrı sadece seçenekleri biliyorsa, her şeyi bilen sıfatıyla çelişir. tanrı sadece şunu veya bunu bilmez. tanrı seçeneklerle beraber seçeceğimiz seçeneği de bilecektir. orta da bir belirsizlik yoktur. daha ben yokken ne halt edeceğim belliyse ben zaten yokumdur. senaryo neyse onu oynuyorumdur. ben diye bir şey yok. tanrı var. (tasavvufa ilk adım) bunların alayı onun oyunu.

ılımlı: öyle kestirip atamazsın moruk. yabana atılacak bir konu değil bu. ne alimler ne feylesoflar girdi bu işin içine de çıkamadı bir türlü. öyle hemen karar verme bence.

katı: sana mı soracam ulan (arbede başlar

mezhep_1 loading…

b- bu şıkkı işaretlediğimizde de binbir türlü sorunla karşılaşıyoruz. dinlerdeki sınav mantığının çöpe gitmesi, ve anlamsızlık gibi…

 tamam belirsizlik ilkesi bir yerde deterministik görüşü alt etmiş olabilir (bilimsel kelime kullanayım da bi bok bildiğimi sansınlar) ama bu sadece atom altı bilmem nelerde tesir ediyor. insan hala öngörülebilir.  şöyle düşünün, bir esnafın elinde büyük bir hesap makinesi var. hani şu tak tak tı dak dak diye vurup durduğu. bu hesap makinesi evrendeki tüm olasılıkları hesaplayabilsin. şimdi bu herif karşısında duran müşterinin o an konuşacağı şeyi veya pazarlık seviyesini daha bu müşteri dükkana gelmeden bilecektir. ve diğer tüm insanların olası tüm seçimlerini… her  iki ucu da boklu değnek afedersiniz.

 yazının başında dedik ki, özgür irade bir koşula veya kısıtlamaya bağlı kalmadan seçim yapabilmektir. düşünün, sahiden hiçbir koşula bağlı kalmadan mı seçim yapıyorsunuz?  ya da düsünmeyin, konu öylesine çetrefilli ki, üzerine düşündükçe kafayı sıyırmamak elde değil. şu an kurduğum bu cümleyi kurmamış olsaydım diye bir seçeneğim yok. dedemin ninemle yaptığı o gece ki tercih beni bu blogu yazmaya kadar sürükledi.  tamam istediğim şeyi seçebiliyorum, fakat neyi istediğimi seçemiyorum. neyse, fazla düşünmiyim kafayı yerim.

not: sorumluluk kelimesinin kökünde "soru sorabilmek" yatar. bu yüzden özgür irade olsun ya da olmasın, insan soru sorabildiği müddetçe eylemlerinden sorumludur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder